Osurcan 1999’da İstanbul’da doğmuştur annesi ona çağımıza uygun olsun diye dedesinin ismi olan Osur’un sonuna Can ekleyerek Osurcan, ismini koymuştur.
Ailenin ilk erkek çocuğu olduğu için çok büyük bir sevinçle karşılanmıştır, yaklaşık 256 katlık bir bina büyüklüğünde bir sevinç,
Osurcan’ın ablası Şemsiye henüz 5 yaşındaydı, ismi takvim yaprağındaki erkek ise şemsi kız ise şemsiye tavsiyesinden geliyordu.
Şemsiye Osurcan’a bu kadar ilgi gösterilmesi durumuna onun kıskanması ve bilumum triplere girmesine neden oldu, daha ilk günden bütün sülalenin Osurcan’ın başında toplanması ve Osurcan’ın bedeninin, organlarının övülmesi nedeniyle hüzünlendi, halbuki Şemsiye, Annenin ve babanın en sevdiği biricik evlatlarıydı, bu duruma içerledi, geniş kapsamlı düşünemeyen Şemsiye, Osurcan’a savaş açtı,
inşaat işçisi olan babası Tomruk bütün gününü şantiyede, badana, sıva, çivi çakımı, kereste taşıyımıyla geçiriyordu ama zengindi, kıroydu ama para ondaydı, ama parasında kimsenin gözü yoktu, erkek adamın erkek oğlu olur sözünü benimseyen Tomruk 5 sene boyunca kadın adam şeklinde gezmişti ve erkek çocuğu olduğu gün erkek adam şekline geri döndüğü için çok sevingeç olangaç.
İçindeki tüm sevgiyi sevgili oğlu Osurcan’a veriyordu, abidik, gubidik, hanimiş de hanimiş, Ce eee, vuvuduvu duvudu, bibil bibil, dırıgıdımdı daşdım, şeklindeki konuşma tarzıyla oğluyla iletişime geçmeye çalışıyordu ama oğlu Osurcan hiçbirşey anlamıyor sadece “–tipe bak yaa, ehehe” şeklinde gülüyormuş.
Annesi Kültürlü bir İstanbul beyefendisiydi! Ama ne olmuş nasıl olmuşsa aşık olmuştu genç kız yine böyle bir romanda tamirci çırağına, ustama dedim ki…öhm… yirmi yaşında aşık olmuştu Tomruk’a ve hala çok seviyordu birlikte dı kilırs, may şemikal romans, şevel, kurban, duman, Ferdi tayfur, İbrahim tatlıses, Sibel can dinlemeyi falan seviyorlarmış, kısacası birlikte yaşamayı öğrenmişler,
Osurcan ve Şemsiye’nin annesi Sen’emnin kolunu All çok sevecen, çok iyi bir anneymiş daha şemsiye’ye bir kere el kaldırmamış, çünkü çok iyi terlik fırlatıyormuş ama Osurcan doğduktan sonra loğusa döneminde çok değişmiş, bunu ilk Şemsiye anlamış,
Annesi oğlu Osurcan’ı emzirirken Şemsiye yanına gitmiş ve annesinin kolunu çekiştirerek şunları demiş
-Anne, anne, anne, anne, anne, anne, anne, anne, anne, anne, anne, anne, anne, anne, anne, anne, anne, anne, anne, anne, anne, anne, anne, anne, anne, anne, anne
Annesi ise kızına doğru dönerek ve gözlerini patlatarak:
-Hay annen kadar başına taş düşsün emi!
BU LAFTAN SONRA ŞEMSİYE OSURCANI GİZLİCE ALIR VE BİR GÜNLÜĞÜNE GELMİŞ SİRKİN AVLUSUNA BIRAKIR
Salak şemsiye eve geri dönüş yolunu bulamaz ve kaybolur, sonra şemsiye’yi dilenci mafyası bulur ve kap kacak, kap kaç, hırsızlık, dilencilik konusunda gerekli eğitimi veriler 5 sene sonra profesyonel dilenci olmuştur şemsiye elinde diploması vardır, Sirk’e bıraktığı Osurcan palyaçolar tarafından bulunmuştur İspanyol sirki olduğundan dolayı 2 gün Osurcan’ı arayan olmayınca başka ülkelere gösteri yapmaya gitmişlerdir, 5 sene sonra çok iyi İspanyolca konuşan Osurcan’ın İspanyolca adı Hulan Sebastian Osurcan olmuştur, Osurcan’ın gerçek ismini hastanenin bileğine taktığı banttan öğrenen palyaçolar onu Hulan Osurcan diye çağırırlar…Osurcan’ı ve Şemsiye’yi o gün kaybeden annesi ve babası ilk önce çok telaşlanmışlardır fakat sonra “Amaaan, yine yaparız n’olcak” diyerek aramaktan vazgeçmişlerdir 5 sene sonra 2 çocukları daha olmuştur birinin adını Hunhar birinin adını da Abdülmuttalipcan koymuşlardır…Hulan Osurcan’ın içinde olduğu İspanyol sirki 5 sene sonra tekrar gelmiştir…Şemsiye ve yeniailesi hırsızlık için sirke gitmiştir, aynı zamanda Tomruk, Sen’em All Hunhar ve Abdülmuttalipcan’da oraya eğlenmek için gitmiştir…Aniden bir fırtına çıkar sağlı sollu hortumlar yaklaşır, asit yağmuru yağar insanlar birbirini ezerek kaçışmaya ve çadırların içine girmeye başlarlar, bir süre sonra çadırlar da erimeye başlar, gökte çeşitli siyahlıklar belirir bunlar uzay gemileridir uzaylılar insanların üzerine ateş etmeye başlar zaten bıraksalar asit yağmurundan veya hortumdan ölecek olan insanlar ne yapacaklarını bilemezler ve agora meyhanesini söylemeye başlarlar …”Öleceksek ölelim” diye hepbir ağızdan söylerler asit yağmuru birden durur…uzaylılar uzay gemilerini aşağı indirir ve dışarı çıkarak bir çilingir sofrası kurarlar yani anahtarsız kilitler, içerde anahtarı kalmış çelik kapılar vardır sofrada, çilingirler onları açmaya çalışırlar…uzaylılarda onları seyreder…sonra çadırdaki insanlara yönelerek ellerindeki su tabancasıyla ateş etmeye başlarlar (bütçe az olduğu için su tabancası alabildik) Sonra 5 yaşındaki palyaço kıyafetli Osurcan kalabalıktan sıyrılarak bi osurur bi osurur bütün uzaylılar “can” verir hala yaklaşmakta olan hortumlar meğer sirk temizlikçilerinin leğenlere su doldurmak için kullandıkları hortumlarmış, herkes sevinçle birbirine sarılır, Osurcan’ı tebrik ederler…Sonra Şemsiye çığlık atarak uyanır her şeyin bir rüya olduğunu anlar gülümser ve tekrar uyur ama rüyasına Firedi Kurugır gelir ve bıçaklı eldiveniyle burnunu karıştırır ve çıkardığı hapı yerÇok midesi bulanan şemsiye rüyasında kusar ve kusmuğunda boğularak ölür, kusmuğun kokusu o kadar keskindir ki küçük Osurcan, Annesi ve babası zehirlenerek ölür, birkaç gün hiç ses çıkarmayan aileyi komşular merak eder, polise, itfaiyeye, hastaneye, çilingire, medyaya, yoldan geçen simitçiye ve İstanbul’dan hale, lale ve jale’ye haber verirler, herkes gelir kapı açılınca korkunç bir manzarayla karşılaşırlar, kim yapmışsa o resmi berbattır, hemen duvardaki o tabloyu yırtarlar ve çöpe atarlar, sonra diğer odalara bakarlar, Şemsiye’nin odasını açınca yayılan koku yüzünden bütün binadakiler kusmaya başlar, kusanlar ölür, sonra sokaktakilerde kusmaya başlar, her taraf kusmuk seli olur, sonra bütün mahalle, bütün şehir, bütün ülke, bütün kıtalar hayvanlar bile kusar, bütün denizler, okyanuslar kusmukla dolar, ve yer yüzünde canlı insan kalmaz herkes ölür, ozon tabaksı delik deşik olur ve dünyanın uzaktan görünümü, sarı ve içinde kırmızılıklar barındıran yer yer turuncu, azıcık mavi bir renk alır ve hikaye aşağıdan yukarı yazılar akarken Cem Ali’nin kusmak istiyorum, kusmak istiyorum kalbimden kalbine kusmak istiyorum şarkısıyla biter …
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder